Bizanslılar Dönemindeki Stadyum Sultanahmet Camisinin Hemen Yanında Yer Alıyormuş.İmparator Araba Yarışlarını Özel Locasından (Kathismadan) İzlermiş.Dönemin Ateşli Taraftarları Şuanki Fenerbahçe,Galatasaray Taraftarları Gibi Takımlarına Gönülden Bağlıymış.Zamanın İki Büyük Takımı Maviler ve Yeşiller Yarıştıkları Zaman Ortalık karışır,Kavgalar çıkarmış.Mavi Takım Taraftarları orta Ve Zengin Sınıfın Taraftarı,Yeşil Takım Taraftarları İse Alt Gariban Kesimin Taraftarlarından oluşuyormuş.532 Yılında Bir Grup Taraftar Jüstinyen’in Yeğenini Kendi Yerine Seçmiş Bunun Akabinde Günlerce Süregelen NİKA İSYANI Başlamış.Eşi Teodora’nın Dolduruşuna Gelen Jüstinyen Komutanı Belisarius Ve Askerlerini Hipodroma Göndererek 30.000 Kişiyi Öldürtmüş (500-565).Bu Olaylar Devam Ederken Ayasofya,Aya Stefanos Ve Aya İrini Kliseleri Tamamen Yakılmış Harap Edilmiş.Justinyen İsyanları Sona Erdirdikten Sonra iki Kilisenin Yerine Yenilerini Yaptırmaya Başlamış.Bundan Sonraki Zaman İçerisinde Taraftarların Bir Daha Eski Güçlerine Ulaşmalarına İzin Vermemiş.
Osmanlı İstanbul’u Ele Geçirip Bizans’dan Devraldığında Bile Yakıp Yıkmamış Bu Meydana Ve Eserlerine Dokunmamışlar.
Osmanlının Hükümdarlığı sırasında Buraya At Meydanı Denirmiş Burada Araba Yarışları,Geçitler Ve Şenlikler Düzenlenir,Bir Çok Spor Müsabakası Burada Gerçekleşirmiş.Buranın Tarihi 203 Yılındaki İmparator Septimus Severus’un Hükümdarlığına Kadar Uzanıyor.
Büyük Konstantin Zamanında Hipodrom Genişletilmiş 480 Metre’ye 118 Metre Olmuş Tahmin Edebilmek İçin Kayzer 2.Willhelm Çeşmesi’nin Yanında Bakın Gözünüzün Alabilği Çok Geniş Bir Alanı Hayal Edin. Yarış Pistinin Ortasındaki Heykellerden ve Anıtlardan Günümüze Uzanan Çok Az Sayıda Eser Var.1204 Yılındaki Haçlı Seferleri Sırasında Birçoğu Yağmalanmış.Kutsal amaçla yola çıkanlar dünyanın en güzel şehrine gelince dindarlığı,dürüstlüğü bir kenara bırakmışlar.Çalınan ganimetler arasında,kendinden sonra yapılan eserlere örnek teşkil eden ve Hipodrum’un giriş kapısının üstünde bulunan Guadriga (dört atlı araba)da var.Bu eserin bir kopyası Venedik’te Aziz Mark Bazilikası’nın üstünde yer alıyor,orjinali ise Bazilika’nın müzesinde duruyor.Atlardan birinin kopyasını Sakıp Sabancı müzesi’nin bahçesinde görebilirsiniz.Yarış arabalarının ve sporcuların Bizanslılar döneminde kullandığı yolun güzergahı hiç değişmeden günümüze ulaşmış tek fark bugün aynı yoldan yayaların geçmesi.
532 yılındaki Nika İsyanı sonrası hipdrom kan gölüne dönmüş,ayrıca burada halka açık idamlar yapılmış.Bizans Kraliyet Ailesinden Tarihçi Anna Komnena Kitabında (Alexiad) yazdığı gibi 1116 senesinde Bogamil mezhebi lideri Basil’i bu meydanda yakmışlar.Hipodrom artık XIII.Yüzyılda yarışlara kapatılımış. XV.yüzyılda harabe’ye dönmüş.1609 yılında Sultan Ahmet Camii yapımına Başlanmasıyla hipodromdan geriye kalan alanda cirit oynanırmış.
Şuan park’ta gezerken gördüğünüz günümüze ulaşan nadide eserlerden biridir bu dikili granit taş.Bu dikilitaş M.Ö 1450 Yıllarında Firavun 3.Thutmosis’in anısına yapılmış ve Mısır’ın antik kenti olan Thebes’în yanına dikilmiş.İmparator Theodosios’un emriyle 390 yılında istanbul’a getirilmiş.bugün mermer’den yapılan bölüm çok yıpranmış. granit’le yapılan bölüm daha dayanıklı olduğu olduğu için sanki üstündeki yazılar yeni gibi
üzeri mermer kabartmalarla donatılmış sütun’da İmparator Theodosios Yarışları locasından izliyor ve kazanana defne dallarından yapılmış bir taç veriyor. ayrıca Kaide’de yenilen insanların kendisine bağlılıkarını sunmasını tasvir etmiş.Haçlılar bu eseri taşınamıyacak kadar ağır olduğu için yerinde bırakmışlar.
Dikili taş’ın hemen yanında bulunan bu 3 yılan başlı birbirine dolanmış sütun ise Yunan şehir devletlerinin(31 şehir devleti) birleşip Pers’leri yendiği savaş anısına M.Ö 478 askerlerin kalkanlarını eriterek yaptıkları söylenir.Bu Anıt ilk Delfi’deki Apollo Tapınağının önüne dikilmiş,330’lu yıllarda İmparator Konstantin bu anıtı İstanbul’daki Ayasofyanın bahçesine diktirmiş.sutun daha sonra Hipodroma getirilerek çeşme olarak kullanılmış.Yılan başları 1700’lü yıllarda yerinde duruyormuş.Bir rivayete göre alkollu bir polonya’lı tarafından kırılmış,başka bir rivayete göre ise cirit oynayanlar tarafından kırıldığı. Bu üç yılandan sadece birinin başı mevcut oda İstanbul Arkeolji Müzesinde sergileniyor.
Ayasofya’nın yanında bulunan yeşil kubbeli çeşmenin proje çizimini Mark Spita’nın yaptığı çeşmeyi 1898 yılında Kayzer 2.Wilhelm tarafından yaptırılıp Sultan 2.Abdülhamid’e armağan ettiği söylenir.Kubbede iki lider’in mozaikten yapılmış tuğra ve monogram’ları bulunuyor.Tarihçiler bu çeşmenin yerinde eskiden vakvak adı verillen bir ağaç olduğunu ve bu ağaca 1826 yıllarında isyancı yeniçerilerin asıldıkları Söylenir.